... Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa'nin en önemli devletleri, Türkiye'nin zarariyla, Türkiye'nin gerilemesiyle ortaya cikmislardir. Bugün bütün dünyayi etkileyen, milletimizin hayatini ve ülkemizi tehdit altinda bulunduran, en güçlü gelismeler, Türkiye'nin zarariyla gerçeklesmistir. Eger güçlü bir Türkiye varligini sürdürseydi, denebilir ki Ingiltere'nin bugünkü siyaseti var olmayacakti. Türkiye, Viyana'dan sonra Peste ve Belgrat'ta yenilmeseydi, Avusturya/Macaristan siyasetinin sözü edilmeyecekti. Fransa, Italya, Almanya'da, ayni kaynaktan esinlenerek hayat ve siyasetlerini gelistirmisler ve güçlendirmislerdir." "... Bir seyin zarariyla, bir seyin yok olmasiyla yükselen seyler, elbette, o seylerden zarar görmüs olani alçaltir. Gerçekten de Avrupa'nin bütün ilerlemesine, yükselmesine ve uygarlasmasina karsilik, Türkiye gerilemis, düstükçe düsmüstür. Türkiye'yi yok etmeye girisenler, Türkiye'nin ortadan kaldirilmasinda cikar ve hayat görenler, zararli olmaktan çikmislar, aralarinda cikarlari paylasarak, birlesmis ve ittifak etmislerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok zekalar, duygular, fikirler, Türkiye'nin yok edilmesi noktasinda yogunlastirilmistir. Ve bu yogunlasma, yüzyillar geçtikçe olusan kusaklarda, adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüsmüstür. Ve bu gelenegin, Türkiye'nin hayatina ve varligina araliksiz uygulanmasi sonucunda, nihayet Türkiye'yi islah etmek, Türkiye'yi uygarlastirmak gibi birtakim bahanelerle, Türkiye'nin iç hayatina, iç yönetimine islemis ve sizmislardir. Böyle elverisli bir zemin hazirlamak güç ve kuvvetini elde etmislerdir." "...Oysa güç ve kuvvet, Türkiye'de ve Türkiye halkinda olan gelisme cevherine, zehirli ve yakici bir sivi katmistir. Bunun etkisi altinda kalarak, milletin en çok da yöneticilerin zihinleri tamamen bozulmustur. Artik durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün isleri Avrupa'nin emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakim zihniyetler ortaya cikti. Oysa hangi istiklal vardir ki yabancilarin nasihatlariyla, yabancilarin planlariyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemistir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkisanlar, zehirli sonuçlarla karsilasmislardir. Iste Türkiye de, bu yanlis zihniyetle sakat olan bazi yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyil, biraz daha cok gerilemis, daha çok düsmüstür." "...Bu düsüs, bu alçalis, yalniz maddi seylerde olsaydi, hiçbir önemi yoktu. Ne yazik ki Türkiye ve Türk halki, ahlak bakimindan da düsüyor. Durum incelenirse görülür ki, Türkiye Dogu 'maneviyati'yla sona eren bir yol üzerinde bulunuyordu. Dogu'yla Bati'nin birlestigi yerde bulundugumuz, Bati'ya yaklastigimizi zannettigimiz takdirde, asil mayamiz olan Dogu 'maneviyati'indan tamamiyla soyutlaniyoruz. Hic süphesizdir ki bu büyük memleketi, bu milleti, çöküntü ve yok olma çikmazina itmekten baska, bir sonuç beklenemez (bundan)." "... Bu düsüsün çikis noktasi korkuyla, aczle baslamistir. Türkiye'nin, Türk halkinin nasilsa basina geçmis olan birtakim insanlar, galip düsmanlar karsisinda, susmaya mahkûmmus gibi, Türkiye'yi âtil ve ekingen bir halde tutuyorlardi. Memleketin ve milletin çikarlarinin gerektigini yapmakta korkak ve mütereddit idiler. Türkiye'de fikir adamlari, adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardi. Diyorlardi ki "Biz adam degiliz ve olamayiz. Kendi kendimize adam olmamiza ihtimal yoktur." Bizim canimizi, tarihimizi, varligimizi bize düsman olan, düsman oldugundan hi süphe edilmeyen Avrupalilara, kayitsiz sartsiz birakmak istiyorlardi. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardi."
 

Bilelim ki, ulusal benligini bilmeyen uluslar, baska uluslara yem olurlar.

 

Kaynak: "Is Bankasi Kültür Yayinlari: TBMM Gizli celse zabitlari cilt-3, 6 Mart 1922 Mustafa Kemal"